Skip to main content

Kahve tüketimi ve böbreklerimiz arasındaki ilişki için her kafadan farklı bir ses çıkabilir. Bunun en büyük nedeni, bazı araştırmaların kahve içmek ve böbrekler arasında olumsuz bir ilişki olduğu sonucuna varmasından, bazı araştırmaların ise kahvenin aslında böbreklerin üzerinde olumlu bir etkisi olduğu sonucuna varmasında kaynaklanmaktadır. Peki ya hangisi doğru?

Toronto Üniversitesi Araştırmaları

Toronto Üniversitesi ve Padova Üniversitesi araştırmacıları, aşırı kahve tüketimi ve böbrekler üzerindeki fonksiyon kaybı ilişkisini ortak bir genetik varyasyona dayandığını buldular. Yaptıkları araştırmada CYP1A2 geninin varyantının bulunduğu bireylerde, bulunmayan bireylere göre daha az hasar olduğu veya hasar olmadığı tespit edilmiştir.

Daha önce yapılan araştırmalardan bazılarında kafeinin böbrek fonksiyonu üzerinde olumsuz etkileri olduğu fark edildi. Öte yandan diğer araştırmalara göre kafein, böbrekleri, hasarlara karşı koruyabiliyordu. Ancak bireysel olarak genetik faktörlerin, bu araştırmaların sonuçlarına olan etkisine çok az kişi bakmıştır.

Tüketilen kafein miktarı da kişide bu hastalığın olup olmayacağını etkileyen bir faktör. Üç veya daha fazla fincan kahve tüketimi böbrek fonksiyon bozukluğuna yol açabilmektedir. Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri, yetişkinler için günlük 400 mg kahve (yaklaşık 4 fincan kahve) tüketiminin aşılmamasını savunmaktadır.

Araştırmacılar, çalışan ve çalışmayan kitlede, kafeini yavaş metabolize eden CYP1A2 gen varyantının %50-%50 dağıldığı sonucuna vardı. Ayrıca genin farklı versiyonları, kafein tüketimi ile ilişkili çeşitli durumların riskini etkileyebilir. Bu nedenle birçok test, CYP1A2 için kişiselleştirilmiş durumda.

Yapılan araştırmalar, yalnızca bu genin böbreklere olan etkisiyle ilgili değildi. Bulgular sonucu varılan değerlendirmelere göre kalp hastalığı, hipertansiyon, atletik performans da CYP1A2 gen varyasyonlarından etkilenebilmektedir. Bu, kahvenin böbrek sağlığına zararlı olup olmamasını doğrudan bu gene bağlayabilen bir kanıttır.

Böbrek fonksiyon bozukluğunun, albümini (idrarda çok fazla protein albümini); hiperfiltrasyon (böbrekte yüksek glomerüler filtrasyon hızı); ve hipertansiyon gibi 3 temel belirteci ele alındı. Bunlara rağmen dünyada böbrek hastalıklarının %13’ünün nedeni bulunamamaktadır.

Ortak Çalışma

Medical News Today tarafından bildirildiği üzere, yapılan ortak ve güncel çalışma Nefroloji dergisinde yayınlandı. Toronto, İtalya ve Kanada’daki üniversitelerin yaptığı ortak çalışma için araştırmacılar, 16 yıllık Hypertension and Ambulatory Recording Venetia Study’nin bir parçası olmayı seçtiler. Bu araştırmada, 18-45 yaş aralığındaki 1.evre hipertansiyonu olan 1.180 kişi incelendi. Yukarıda bahsettiğimiz çalışmada olduğu gibi yine, vücudun kafeini nasıl metabolize ettiği ile ilgilenen CYP1A2 genine odaklanıldı. Özellikle, araştırmaya katılanların yaklaşık yarısının sahip olduğu, rs762551 olarak bilinen belirli bir değişkene bakıyorlardı.

Medical News Today, rs762551 varyantının kafeini daha yavaş metabolize ettiği sonucuna vardı. Günde 3 veya daha fazla kahve tüketimi, metabolizmayı yavaşlatan varyanta sahip olanların böbrek fonksiyon bozukluğu olasılığını 2.7 kat artırmaktadır. Ayrıca hipertansiyon riskini de 2.8 kat artırmaktadır.

Araştırmacılara göre vücudumuzdaki sistem kafeini kolayca sindiremiyor ve vücuttan uzaklaştıramıyorsa tehlikeli olabilir. Bu, kahvenin böbrekleriniz için zararlı olup olmadığını belirleyen unsurun, genetiğiniz olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Kahve Vücudumuzda Nasıl Rol Oynar?

Kahve içerdiği yüzlerce biyoaktif bileşik ile insanlar için en büyük antioksidan kaynağıdır. Yapılan çalışmalar, kahvenin, tip 2 diyabet, nörolojik bozukluklar ve karaciğer hastalıkları gibi hastalıklara yakalanma riskini azalttığını göstermiştir. Ancak aşırı kahve alımı zihinsel ve fiziksel olarak sizi kötü etkileyebilir. Örneğin aşırı kahve tükettiğiniz zaman dilimlerinde huzursuzluk, endişe, baş dönmesi, mide rahatsızlığı, sinirlilik, uykusuzluk, düzensiz nabız, titreme gibi durumlar yaşayabilirsiniz.

Aşırı dozdan kahve tüketerek ölmek mümkündür ancak bu tek bir günde yaklaşık 100 bardak kahve içerek yapabileceğiniz bir şeydir. Ayrıca hamilelik sırasında alınan fazla kafein plasentayı geçerek fetüse ulaşabilir ve fetüs kafeini sindirmek konusunda henüz o kadar gelişmiş bir organizma aşamasında değildir. Bu nedenle hamile kadınların günlük 200 mg kafein tüketimini geçmemeleri tavsiye edilir.

Öte yandan kahve, uzun ömürle bile ilişkilendirilir. 50-71 yaş grubuyla yapılan bir çalışmada 402.260 kişinin 12-13 yıllık çalışma periyotlarında, günde 4-5 fincan kahve içtikleri ve en düşük ölüm riskine sahip oldukları ortaya sunuldu.

Kanıtlar kesin olmasa da aşırı kahve tüketiminin zararları olsa da, doğru ölçüde kahve tüketimi vücudumuz ve ömrümüz için oldukça olumlu yönde etkiler sağlamaktadır. Bu nedenle günde maksimum 4-5 fincan kahveyi hedeflemek ideal görünüyor.

Tüm bu çalışmalar gözlemsel çalışmalardır. Bu nedenle kahvenin hastalıklar üzerindeki etkilerini kanıtlar nitelikte değildir. Ancak gözlem sonuçları, kahve içenlerin hastalıklara yakalanma olasıklarının daha düşük olduğunu göstermektedir.